Afet İnan ve Türk Tarih Kurumu açılış konuşmaları

11-04-2022 15:56
Afet İnan ve Türk Tarih Kurumu açılış konuşmaları

Üçüncü Dil Kurultayı, İstanbul 1936

 

Atatürk, Baylar, Bayanlar,

 

Yüksek huzurunuzda söyleyeceğim iki noktaya ait olacaktır; Birisi, beni ve arkadaşlarımı Dil Kurultayı Başkanlık Kurulu’na seçmiş olduğunuz içindir. Bundan dolayı kendim ve arkadaşlarım namına teşekkür ederim. Hakkımızdaki takdirinizi hürmetle karşılarız. Verdiğiniz vazifeleri yardımınıza güvenerek başarmaya çalışacağız.

 

Bu seçim, Türk inkılabını ve Atatürk rejiminin kurduğu erkek-kadın birliğini gösteren bir işaret de olmuştur. Asbaşkanlık ve sekreterlik makamları, bayanlarla baylar arasında bölünmüş oldu.

 

Türk inkılabının her cephesinde olduğu gibi, dil hareketlerinde de, Türk kadınına yer verilmesindeki ince dikkat, Türk kadınlığının Kurultay’a saygısını bir kat daha yükseltmiştir.

 

İkinci noktaya ait sözlerim, Asbaşkanı bulunduğum Türk Tarih Kurumu adına olacaktır. Sayın Kurultay hatırlar... Bundan dört yıl önce ilk Dil Kurultayı’nda Türk Tarih Kurumu demişti ki, ‘Zamanımızda yaşamak isteyen milletler, tarihlerine ve tarihlerini her şeyde yaşatan dillerine sağlam sarılırlar. Dil bilgisi, tarihin en uzak, en karanlık köşelerini aydınlatır.”

 

Türk Tarih Kurumu İkinci Dil Kurultayı’nda da şunu demişti: ‘Bu kürsü, önünde ateş yakılan bir mihraptır.’

 

Arkadaşlar; 

Asırlık işleri yıllara sığdıran Türk inkılabı, kendi mihrabının, bizzat Güneş olduğunu bulmuştur. Tarih yolculuğunda Güneş’in ilham izlerine, en çok biz Türkler tesadüf ediyoruz. Türk ırkı kültürünü öyle bir yerde buldu ki, orada Güneş ona en verimli oldu. İlk yurttan ayrılmaya mecbur olan Türkler, başlıca göç yolları için yine Güneş’in kılavuzundan istifade ettiler.

 

Doğu ve Batı ellerine yayıldılar; o geniş ülkelerde, yüksek varlıklarının ebedi vesikalarını bıraktılar.

 

Öz yurdumuz Anadolu’nun ilk kültürünü kuran cetlerimiz (atalarımız), Güneş’i sembolize ettiler. Onu sanatlarının inceliklerinde mevzu aldılar. Türk Tarih Kurumu’nun Alacahöyük’te yaptığı hafriyatta bulunmuş olan muhtelif Güneş kursları bu hakikatin inkar kabul etmez vesikalarıdır. Elinizde resimleri bulunan tunçtan yapılmış bu Güneş sembolü kurslar, Anadolu tarihinin en eski tarihine aittir. Türlü türlü hendesi (geometrik) şekillerle süslü olan bu güneş kursları, Türk fikir ve sanat sembolü olarak tarihimizde önemli yer alacaktır.

 

Türk tarihi, Türk ırkını ancak müsbet ilim belgeleriyle bulur. Türk Dili bunlardan en önemlisidir.

 

Bugünkü ilim dünyası içinde dili, ırk için esas kabul etmeyen alimler yok değildir. Bu esas belki bazı camialar için doğru olabilir. Fakat Türk için, asla!

 

Türk’ün tarihi varlığını ve bu varlığın dünyadaki yaygınlığını, Türk dili orijinalliği bilhassa çok açık bir kesinlikle göstermektedir. Bu itibarla Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu’nun kendinden ayrılmaz eşidir. Bu iki kurum, birlikte yükselmesi, birbirini tamamlaması icap eden iki abidedir. Türk Tarih Kurumu, işte bu inançladır ki, Türk Dil Kurumu’nun Kurultayı’nı büyük saygı ile selamlar ve onun dil bakımından olduğu kadar, tarih bakımından da ilmi verimler almasını diler.

  

Bize, Güneş aydınlığı veren Türklüğün karşısında tazimle eğilirim.*   


*Bu mektuptaki üslup ve fikirler doğrudan doğruya Atatürk’e aittir. 

Blog Etiketleri :
IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.